Bugün bir sınıfız . Ormana gitmek yerine Permakamp arazisi içinde kalmayı tercih ettik hep birlikte. Kamptaki günlük akışımızla başladık yine. Açık sınıf öncesi 15 dadika serbest oyun zamanı. Çocuklar arazide olmayı o kadar özlemişler ki , soğuğa rağmen açık sınıf başlayana kadar araziye yayılarak daldılar oyunlarına. Ardından Dom'da sıcacık ıhlamurlarını içerken açık sınıflarını yaptılar. Bu ay temamız hava. Hava ve bulutlar ile ilgili kitapları inceledi çocuklar uzun uzun. Sonrasında öğretmenlerinin seçip okuduğu kitabı dinlediler. Açık sınıfın ardından iki ekibe ayrıldılar.
Bir ekip mutfakta Nesrin ile kurabiye yapımına giderken diğer ekip de Dom'da hava ve rüzgarlar üzerine çalışmak üzere benimle kaldı. Kurabiye ekibi önce ellerini yıkadı kolları sıvadı girdi mutfağa. Biz ise önce dışarıda gökyüzüne bakıp var olan bulutları inceledik, bulutları tanımaya çalıştık ve hava durumu üzerine konuştuk. Ardından Dom'da havanın nasıl yerdeğiştirdiği ve nesneleri nasıl hareket ettirdiği uzerine oyunlar oynadık. Pipetler ile hava üfleyerek ponponları hareket ettirip yere düşürmemeye çalıştık. Heyecanla o kadar çok üflemişiz ki oyun bittiğinde herkesde tatlı bir baş dönmesi:) Sabunlu su içine pipetleri sokup hava üfleyerek kakara kikiri baloncuklar çıkardık. Kurabiye grubu mutfaktaki işini bitirip gelince Diğer grup elleri yıkayarak Nesrin ile kurabiye yapımına girdi. Dom'daki ekip ise benimle hava, rüzgar ve bulutlar üzerine aynı çalışmaşları yaptı. Çalışmalar tamamlanınca öğle yemeğine geçildi. Tolga'nın hazırladığı nefis mercimek çorbası ve ekşi mayalı ekmeğimizin artık funları oluşmaya başladı. Özleniyor ve sabırsızlıkla bekleniyor:)
Çorbalar içilip sandiviçler yendi hızlıca ve serbest oyun zamanı. Bir grup iki kale maç yaparken, bir gurup çapalar ile kazı yapmayı seciyor, diğer bir grup da doğadan materyal toplamayı. Biraz uzun tutmak istiyor ekip serbest oyun zamanını. Dolu dolu geçirmek istiyor bu kıymetli zamanı.
Öğleden sonra tüm ekip birlikteyiz. Yürüyüşümüzü arazide yaptık. Her yerini karış karış dolaştık. Önce dere kenarından yürüyerek bu yıl nadasa bıraktığımız kamp alanını ardından da sebze yataklarını ve kışa girerken ektiğimiz nohut ve baklalara baktık ve inceledik uzun uzun. Çocuklar ile ektiğimiz ıspanak, roka ve pazılar büyümüş, brokoli, nohut ve baklalar da boy atmış. Çocuklar ektikleri tohumların büyüdüğünü görünce önce inanamadılar. Sonrası bir cesaret, bir güven "havuç da ekelim, patates de ekelim" diye başladılar en sevdikleri sebzeleri saymaya.
Ardından seraya geçerek tohum bombası hazırladık hep birlikte bahar gelince fırlatma hayalleri ile. Çalışmamız bitip Dom'a döndüğümüzde ise mis gibi kurabiyeler bizi bekliyordu. Mis gibi kurabiye kokusu kampı sarmışken çocukların "kurabiyeler ne zaman olacak? Ne zaman yiyeceğiz?" diyerek mutfağa gelişleri ve sabırsızlıkla pişmelerini beklemeleri ve sonunda da kendi yaptıkları kurabiyeyi arayıp bularak büyük bir keyifle yemeleri ayrıca görülmeye değer bir keyif:)
Ve okula dönme, kıyafetlerin değişmesi ve toparlanma zamanı.
Seteney Koz
