14 Feb

Serbest Gezen Bir Okul - BEM İlkokulu - Ateşle Oyunlar

Bugün BEM Okulları bizimle beraberdi.  Gün olağan koşturmalarla başlıyor. Çocukların Permakamp’a varışıyla arazi uyanıp canlanıyor, etrafa bir neşe dalgası yayılıyor. Şubat ayı boyunca üzerinde düşüneceğimiz element ateş. Hava bu aralar güneşli ve soğuk. Özellikle bu sabah her yeri incecik bir kırağı sarmış, su birikintileri çıtır çıtır buzla örtülü. Çocuklar için bulunmaz bir eğlence. 

Yapacak çok işimiz var, bu yüzden öncelikle Mehmet ve öğretmenleri eşliğinde orman yürüyüşü yapacak ekibe karar veriyoruz. Yürüyüşe çıkanların ardından biz kampta kalanlar mutfak ekibi ve bahçe ekibi olarak ikiye ayrılıyoruz. Mutfak ekibi öğle yemeği için sebzeli ve peynirli ekşi maya pide hazırlayacak ve kerpiç fırında ateşte pişirecek. Tabii mutfak ekibi de ikiye ayrılıyor. Bir ekip pidenin harcını hazırlayıp hamuru açıp pidenin harcını yerleştirirken küçük bir ekip çorba hazırlıyor. Çorba ekibinin başka işleri de var. Kerpiç fırındaki ateşi dağıtıp ateşin pideleri pişirecek köze dönmesine yardımcı olacaklar. Ayrıca öğle yemeği için masalara örtüleri serip, kaşıkları ve çorba kaselerini de yemek alanına taşıyacaklar. Mutfak ekibi işlerinin yoğunluğuna dalmışken benimle birlikte olan bahçe ekibi kerpiç fırının başında toplanıyor. Önce neden kerpiç fırın onu konuşuyoruz, sonra çevreden kuru dal, kozalak, ince çam iğneleri toplayıp birlikte ateşi canlandırıyoruz ve ateşin içine yeni odunlar atıyoruz. Ateş iyice bir kuvvetlenince gönül rahatlığı ile fırının kapağını kapatıyoruz ve kubbe yapıya gidiyoruz; çocuklara küçük bir sürprizim var da. Küçük kömür parçaları bekliyor onları. Ateşten çıkartıp sakladığımız kömürler şahane birer resim kalemi. İlk önce çekine çekine tutuyorlar kömür kalemlerini, sonra coşkuyla çiziktirip resimler yapıyorlar dışarda sağa sola. Kömür kalemlerimiz ellerimizi simsiyah yapıp parmaklarımızın arasında tükendikten sonra sebze yataklarına gidiyoruz. Sebze yataklarından birini ağaç kabuğu yontusuyla örtüyoruz. Sebze yatağı nedir, ne işe yarar, bunları konuşuyoruz çalışırken. Bu yatağı neden böyle bir ağaç yontusu ile kapladığımızı konuşuyoruz. Yatağın tamamını kaplayınca bu defa elimize soğanları alıp incelemeye başlıyoruz. Bu soğanın kökü neresi? Taze soğanın filizleneceği yer neresi? Sonra ben bir sopa yardımı ile yataklarda minik yuvalar açıyorum ve çocuklar kökleri toprağa gelecek şekilde soğanları yerleştiriyorlar bu yuvalara. İşimiz bitince narince örtüyoruz soğanların üzerini toprakla. Bu işi tamamlayınca mutfağa gidiyoruz ve mutfak ekibine sesleniyoruz, “Tak tak! Mutfak kompost kovasını istiyoruz!” Kompost kovasını alıp inceliyoruz içinde neler var? Kompost nedir? Bu kovanın içine daha neler atabiliriz, neler atamayız? Bugün kompost kovasını solucan kompostu küvetimize boşaltacağız ve solucanları besleyeceğiz. Solucan besleme fikri çocuklara inanılmaz eğlenceli geliyor. Bir koşu solucan kompostu küvetinin başına gidiyoruz. Toprağı yumuşakça karıştırıp solucanları buluyoruz. Solucanları görünce neşeli çığlıklar yükseliyor. Solucanları inceliyoruz birlikte, sonra kompost kovasındaki sebze atıklarını bu küvete boşaltıyoruz. Gelecek ay gelip yine bakacağız; acaba sebze atıkları ve solucanlar ne durumda olacaklar? Toprağı oluşturan şeyler arasında solucan kakası olduğu bilgisi çocuklara çok komik geliyor. Bazı bilgiler pek komik. Solucanları kendi hallerine bırakıp bu defa da minik tohum yatakları hazırlama işine girişiyoruz. Tohum yatağı ile sebze yatağı arasındaki farkları konuşuyoruz. İnce toprak ve hindistan cevizi kabuğundan oluşan bir karışım hazırlıyoruz çocuklarla beraber, viyollere koymak için. Hindistan cevizini mıncıklamak, incelemek yine neşeli bir şaşkınlık yaratıyor. Toprak karışımımız hazır olunca viyollere dolduruyoruz ve bu mini tohum yataklarına mini mini marul tohumları serpiyoruz dikkatlice, her bir tohuma özen göstererek. Tohumların üstünü azıcık toprakla örtüyoruz. Mutfak ekibinin pideleri fırına attığını görüyoruz bu esnada, yani artık kubbe yapıda toplanıp biraz okuma zamanı. İçeride çocukları ateş elementi, ağaçlar ve tohumlarla ilgili kitaplar bekliyor, ve ayrıca masal kitapları... Çocuklar öğretmenleri eşliğinde açık sınıf çalışması yapıyorlar, biz de pideleri pişiriyoruz bu esnada.  

Öğle yemeği vakti gelince önce çorbalar içiliyor tırnak pideler eşliğinde, ardından fırından taze taze çıkmış sebzeli pideler geliyor, yanında da daha önce çocukların kurmuş oldukları turşuları servis ediyoruz. Orman ekibi gezintiye dalmış, biraz geç katılıyor aramıza. Yemek yedikten sonra artan yemekler hayvan dostlarımızın kovasına atılıyor, bulaşıklar yıkanıyor ve sıra oyun zamanına geliyor. Yaşasın serbest oyun zamanı! Yarım saat kadar istedikleri oyunları oynuyorlar. Saat 13:15’te orman yürüyüşü başlıyor. Bu kez yürüyüş sırası sabah Permakamp’ta çalışanlarda. Sabah yürüyen ekip açık sınıf çalışması yapmak üzere öğretmenleriyle kubbe yapıya giriyor. Açık sınıftan çıkınca üç ekibe ayrılıyorlar. Bir ekip Seteney ile balmumu eriterek mum yapacak ve sonra balmumunu kerpiç fırında eritecek. Küçük bir ekip Tolga ile birlikte ateş yakıp mısır patlatacak. Bir diğer ekip Mehmet’le birlikte bir sebze yatağı hazırlayacak. Geçtiğimiz sonbaharda yan arazide kesilen ağaçların kalın dallarını kullanacaklar sebze yatağı yapımında.  

Biz ise sakince ormanda ilerliyoruz. Ormanın girişinde kardelenler karşılıyor bizi. Bu güzel çiçeklere bakıyoruz. Bu mevsimde ormana gelmesek göremeyeceğiz bu güzel ve narin çiçeği. Yavaşça orman barınağına doğru tırmanıyoruz. Barınağa varınca tamirata başlıyoruz. Ağaçlara tırmanıyoruz ve sarmaşıklarda sallanıyoruz. Hava güneşli keyfimiz yerinde. Orman barınağımızda uzun uzun zaman geçirdikten sonra dönüş yoluna düşüyoruz. Orman kaydıraklarından kayıp ağaçların altlarından üstlerinden geçiyoruz. Köpeklerle oynuyoruz. Bugün aramızdan biri köpeklerden çok korkuyor ve huzursuz, ama günün akışı bu korkuyu yumuşatıyor ve hafifletiyor, belki biraz geçiriyor bile. Korku dolu gözler zamanla rahatlıyor, neşeli ve biraz şapşal köpekleri hafiften gülerek izlemeye başlıyorlar. Asıl cesaretin korkmamak değil korktuğumuz halde korktuğumuz şey veya durumla yüz yüze gelebilme cesareti olduğunu konuşuyoruz. Yani bugün aramızda pek cesur biri var aslında. Orman dönüşü yolumuzun üzerinde bir kaya var. Çocuklar bu kayaya bayılıyor. Tekrar tekrar tırmanıp kayıyorlar. Artık Permakamp’a dönme zamanı. Permakamp’ta kamp ateşi yanmış, mısırlar patlatılmış, hatta patlatılmaya devam ediyor. Ellerimizi yıkayıp mısır yiyoruz. Ateş, pırıl pırıl bir güneş ve güzel kokular eşliğinde güzel bir gün daha tamamlanıyor.  

 

Read 7806 times Last modified on Dienstag, 18 Februar 2020 21:21

Haber Postası

captcha 

Hakkımızda

S.S.Permakamp
Riva Tüketim Kooperatifi

V.D. - Zincirlikuyu 7280400079
Adres - Gülbahar Mh. Avni Dilligil Sk. Akün Apt. No:20/4
İletişim : info@permakamp.com