Bu böyle sürüp gitmiş.
Sonunda çekiçleri ellerine alıp çakmaya karar vermişler. Yerel kaynaklardan ham ağaç temin edip pergola yapımında usta bir arkadaşı getirip danışmaya karar vermişler.
Usta söyle bize bu pergola denen yapı ne menem bir şeydir. Nasıl yapılır, nasıl ayakta durur devrilmez.. neyle yapmak lazım.
Usta : “Çekiç alın, çivi alın çaka çaka gideceksiniz işte” demiş.
Birden ortalık aydınlamış. Beyaz bir ışık içinde ak sakallı bir dede bir masada oturuyor bir gözü ile masaya bir gözü ile bize bakıyormuş. Bize tüm eğitim hayatımız boyunca aldığımız tüm diplomaları veren hocalar, profesörler masanın iki tarafında ellerini önlerinde birleştirmiş duruyorlar. Ak sakallı dede bize ait olduğunu anladığımız tüm diplomaları yırtıp masanın önündeki tavuk kümesine atıyor. Tavuklar şöyle bir karıştırıp yemek olmadığını anladığı için üstüne pisliyorlar.
Terler sırtımızdan akarken “Hayııııır” diye bağırıp pergola montajına devam ediyoruz. Yapma yolunu bulana kadar yaptığımız denemeler ve ürettiğimiz fikirler eşliğinde biz bu hafta sonu montajdaydık.
Evet başlangıçta çok zaman harcadık. İlk ilerleme yöntemini bulana kadar zorlandık. Zaman kaybettik. Ama yaparken çok şey öğrendik. Tüm kolonların taşıyıcıları monte edildi ve bir köşenin kolonları dikilip bağlantıları tamamlandı. Yavaş olacak evet. Ama hala kendimiz yapmak arzusundayız. Ocak ayında çalışabilecek üç hafta sonumuz olursa biz bu işi kıvırırız.
Ham ağaç ile çalışmak çok zor. Ağaçlar yamuk yumuk. kabuklarını yaş iken soymak lazım. Yoksa kurtların kabuk altında üremesi ve ağacı yemesi kaçınılmaz. Soyulduktan sonra ıslanmasında da sorun yok. Ayrıca kabuklarını soymak için 1 ay zamanınız var. Yoksa işiniz çok zor.
Makda = kış gelince köylünün ormandan alabileceği kontrolü odun hakkı.
Görüşmek üzere
Alpay Oğuş