Sabah hazırlık sınıfı ormana doğru yola çıktı, benimle beraber; 2. Sınıflar ise Mehmet’le Permakamp’ta kaldı. 2. Sınıflar günün rutin akışını uyguladılar; önce biraz serbest oyun zamanı, sonrasında Dom’da açık sınıf çalışması. Bu aralar açık sınıf çalışmasında kuşlar hakkında okumalar yapıyor çocuklar. Çünkü mevsimlerden, göçmen kuşların dönüş mevsimi. Kırlangıçlar, leylekler ve niceleri dönüş yolunda. İlkbahar her yanıyla heyecan dolu. Kuşlar, ağaçlar, böcekler, tohumlar... Biz de bunun tadını çıkarıyoruz. Her birinin ayrı ayrı peşine düşüyoruz.
2. Sınıflar, Dom’da kuşlarla ilgili konuştuktan sonra, ekşi maya simit ekibi ve çocuk oyun alanında oyun parkuru düzenlemesinde çalışan yapı ekibi olarak ikiye ayrıldılar. Evet, ekşi maya simitlere devam ediyoruz paylaşması zor olduğu için =) Çocuk oyun alanındaki parkur düzenlemelerinde çocuklar inanılmaz eğleniyorlar. Hem Permakamp hurdalığından atık malzemeleri Mehmet’in liderliğinde dönüştürüyorlar, hem de ardından doya doya oynuyorlar. Birlikte yap ve birlikte oyna! Bu ara parkur feci revaçta!
Permakamp’ta olağan bir gün akarken, biz de düşüyoruz orman yoluna. İnanılmaz dalgalı bir hava. Bir yağıyor bir diniyor yağmur. Biz de yağmur damlaları yakalama oyunu oynadık. Her yağmur indirdiğinde yüzümüzü göğe döndük ve yağmur damlalarını yakalamaya çalıştık ağzımızla. Kim kaç damla yakaladı, onu saydık sıklıkla. Diken, çamur ve kayarak düşme rutinlerimizi gerçekleştirdik ormanda. Dikenlere alışmak istemiyoruz hiç birimiz haklı olarak =) Ay bu dikenler! Düşmek, yağmur, çamur tamam, onlar normal ama bu dikenler... Orman yürüyüşleri artık aslında inanılmaz akıcı ve keyifli. O kadar uzun yürüyoruz ki. Orman barınağımıza uğruyoruz uğramasına, ama mutlaka onu da aşıp yukarılara ağaç okula kadar tırmanıyoruz. Ağaç okul; kökü, mantarları ve devrilmiş gövdesiyle bir çok oyuna yataklık ediyor. Tırman, atla, incele... Bugün yanımıza halat da almıştık ve okul ağacın orada halat çekme oyunu bile oynadık. Ağacın çevresinde takıldık. Boş boş dolandık, bakındık. Üzerinde oturup dinlendik. Gövdesinden toprağa düştük... Üzerinde otura otura ilerleyip taaaa en uç dalından aşağıya atladık. Ardında dönüş yoluna çıktık. Tekrar orman barınağımıza ulaştık. Orada biraz kalmak istedi çocuklar. Ne de olsa alışkanlıklar var artık ormanda... Barınakta geçirdiğimiz zaman yetince, Permakamp’a dönüş yoluna geçtik. İlk önce birinci orman kaydırağı, sonrasında minik dere boyunca ve orman menekşelerinin arasından aşağıya kadar inen heyecanlı yol. Bugün hazırlık sınıfı biraz sınırları zorlamaya meyletti. En çok ne kadar ıslanılabilir? En hızlı ne kadar koşulabilir? Bir başkasını duymadan en uzak nereye kadar gidilebilir bu ormanda? Denemeler, yanılmalar, öğrenmeler, konuşmalar =) Sonunda ıslak, yorgun, biraz gergin döndük Permakamp’a, sıcacık Dom karşıladı bizi. Soyunup, dökünüp sıcak kuru kıyafetler giyildi. Tolga’nın şahane sebzeli balkabağı çorbası ve leziz sandviçler. Yemeğin ardından 2. Sınıf tekrar dışarı serbest oyun zamanına çıkarken, hazırlık sınıfı sakince Dom’da mandala boyadı. Biraz sakinleşip dinlenme zamanı. 2. Sınıf ormana doğru yola çıktığında, bizim Permakamp akışımız başladı. Önce simit ekibi ve tohum ekibi olarak ikiye ayrıldık; simitlerin pişmesi zaman alıyor, bu yüzden öğleden sonra önce mutfağa giriliyor.
Nesrin’le mutfakta simitler yapılırken, biz de Dom’da tohum ektik. Yazlık sebzelerimizin tohumları. Domates, biber, dereotu... Torf toprağını mıncıkladık, ne kadar farklı olduğundan konuştuk birazcık. Bir tohumun üstünü ancak kendi kalınlığınca toprakla örtmemiz gerektiğini hatırladık. Yağmur damlaları yaptık, avuçlarımıza aldığımız sularla tohumlara. Tohumları tek tek, dikkatle koyduk toprağa. Sonrasında biraz açık sınıf çalışması ve nihayet bol güneş ve serbest oyun zamanı =)
Güneş Savaş
