20 Dic

Serbest Gezen Bir Okul - Yeniokul ve Meşe Anaokulu - Yeni Bir Dönem ve “Ekoloji Nedir” üzerine egzersizler

 

Ekim ayından bu yana yeniden beraberiz. Üzerimizde pandeminin verdiği ağır rehavetten çok tekrar birlikte olmanın güzel enerjisi var. Bu yazı, her zamankinden biraz farklı olarak bir günü özetleyen bir yazı değil de, nasıl ve nelerle başladığımızı paylaştığım bir yazı olacak. Hızlı bir giriş yapmaktansa yumuşak ve sakin bir ritimle başlamayı tercih ettik. Bildik rutinlerimizle başladık. Elbette güne yine iki gruba ayrılarak başlıyoruz. Bir ekip orman yürüyüşüne giderken, diğer ekip Permakamp’ta kalıyor. Orman yürüyüşü ve atölyeler yaklaşık 10:30 suları başlıyor. Kampta kalan ekip öğle yemeğini yetiştireceği için biraz acelemiz oluyor. İkiyi ayrılıyoruz yine.

Bir grup mutfakta öğle yemeği yapmaya girişiyor, diğer grup bahçede yapılması gereken günlük işlere dalıyor. Bir süredir tavuklarımız var ve onların bakımı günlük rutinimizin önemli bir parçasını oluşturuyor. Tavukların Ekim ayında sadece küçük bir kümesleri vardı; Kasım ayında ise geniş bir gezinme alanları oldu. Kümesin bakım işleriyle, tavuklarla yakın temas halinde başlıyoruz güne. Tavukları taze meyve sebze atıkları ile besliyoruz, sonra da biraz çimlendirilmiş arpayla. Çimlenmiş arpaları elimize aldığımızda minicik filizlerinin köklerini ve yeni yeşermiş gövdelerini inceleme fırsatımız oluyor. Kök, gövde ve filiz üzerine konuşuyoruz. Sonra seraya gidip tavukların yemlerini bir kovaya dolduruyoruz. Kovadaki yemleri elimize alıp inceliyoruz. “Elimizde kaç çeşit tohum var? Tohumlardan hangisi arpa, hangisi buğday? Aralarındaki fark ne?” Elimizdeki tohumların çimlenmiş halini az önce tavuklara verdiğimizi hatırlayıp tohumlar üzerine biraz daha sohbet ediyoruz. Kümese geri dönüp yemlikleri dolduruyoruz.

Sulukları temizleyip kümes bakımı yapıyoruz. Suluklara sirke koyuyoruz ve bu defa sohbet minik bakterilerden ve mikroplardan açılıyor. Kümesin zeminine saman ve talaş atıyoruz, bunun kümesin içindeki habitatı desteklediğinden konuşuyoruz ve işte yerdeki tavuk kakalarına bakıyoruz, ıyyyyyy!  En son folluklara gidip yumurta var mı diye bakıyoruz. Bu en heyecanlı kısım tahmin edersiniz ki J Bu ana kadar bizi uzaktan izleyen biri, sadece tavuklara takılıp kaldığımızı düşünebilirdi. Oysa biz tohumlardan, bir bitkinin kök, gövde ve yaprağından, tavukların beslenme alışkanlıklarından tutun da yaşam alanlarına ve diğer canlılarla bağlantılarına kadar geniş bir ekolojik (ekoloji: canlı hayvanların ve bitkilerin birbirleriyle ve canlı olmayan çevreleriyle nasıl etkileştikleri meselesi) sohbetin içine dalmış durumdayız; her ne kadar aynı zamanda tavukları kucağımıza almak için yakalamaya çalışıyor olsak da J  Bir tavuk yakalayıp kucağa almanın heyecanı bambaşka. Narin kanatların ve gövdenin sıcak atışı, tavuğun yakalandıktan sonraki teslimiyeti ve kucakta sakince duruşu inanılmaz bir deneyim. Uzun zamandır kümesteyiz. Kimi zaman bu durum çok uzayıp tüm bahçe saatini kapsayabiliyor, kimi zaman da bahçeye geçip diğer işlerimize başlayabiliyoruz; ama çocukların aklı tavuklarda kalıyor, “Bir daha gidip tavuk kucaklar mıyız? Yine kümese gider miyiz?” Minik bahçemizde biraz gezinip bitkilerle ilgili sohbetimize devam edebiliyoruz.

Kereviz, pancar, turp, pırasa, lahana hepsinin başına gidip ya tadına bakıyoruz ya da kökünü kazıyıp şöyle bir bakıyoruz. Hala vaktimiz varsa tohum topu hazırlamaya girişiyoruz ve bu esnada hangi bitkilerin kökünü, hangilerinin çiçeklerini, hangilerinin yapraklarını, hangilerinin gövdesini, hangilerinin tohumlarını yediğimizi konuşuyoruz elimizden geldiğince. Elimizdeki tohumları koklayıp tadına bakıp ne oldukları hakkında konuşuyoruz ve yumuşak toprağı elimizde poğaça yapar gibi yayıp üzerine tohumlar koyup kurabiye gibi yuvarlıyoruz, “Bakalım bu toptan hangi tohum uyanacak?” Eğer hala vaktimiz varsa, bahçede filizlenmiş bezelye, bakla ve buğdaya bakıyoruz; çünkü tohum toplarımızın içinde bu bitkilerin de tohumları mevcut. Artık açık sınıf çalışması zamanı: Permakamp kütüphanesinde bitkilerle ilgili, tavuklarla ilgili kitapları veya ilgilendikleri bir şeyleri öğretmenleri eşliğinde inceleyecekleri zaman. Biz o ana kadar pek çok şeyi elle, gözle ve koklayarak öğrenmeye başladık zaten ama şimdi sıra bunları bir yerlere oturtmakta… 

Öğle yemeği zamanı orman yürüyüşüne giden ekip dönmüş oluyor. Birlikte yemek ve oyun zamanı. Saat 12-13 arasında uzun ve keyifli bir aralık. Saat 13:00 olunca rutinler tekrar işlemeye başlıyor. Mutfak atölyesi ve bahçe işlerinde sıra bu defa sabah ormana giden çocuklarda. Sabahı Permakamp’ta geçiren çocuklar ise çıkıyorlar orman yoluna… Öğleden sonra mutfakta elma ve ayva marmeladı, turşu gibi yan yiyecekler hazırlanıyor. Bir sonraki Permakamp öğününde yine birlikte yenecek şeyler yani. Ayrıca haftalık yoğurt mayalanıyor. Bahçe atölyesinde, ya gölet yapımı ya da çocuk oyun alanının yeni düzenlemeleri üzerine çalışılıyor. Gün yoğun ve eğlenceli. Kimi zaman her şey kolayca akıyor, kimi zamansa anlaşmazlıklar oluyor. Ama ara yolu bulup günü paylaşmaya devam ediyoruz. Uzun soluklu bir serüven bizimkisi. Günlük ürünler çıkarmaya ve onları sergilemeye odaklanan bir yaklaşımın aksine, süreci önemseyen küçük adımlarla ilerleyen bir yöntem. Çevremizi sindire sindire deneyimlediğimiz bir serüven… 

Güneş Savaş

Read 10320 times Last modified on Lunedì, 20 Dicembre 2021 23:13

Haber Postası

captcha 

Hakkımızda

S.S.Permakamp
Riva Tüketim Kooperatifi

V.D. - Zincirlikuyu 7280400079
Adres - Gülbahar Mh. Avni Dilligil Sk. Akün Apt. No:20/4
İletişim : info@permakamp.com