Permakamp’ta kalan ekip güne açık sınıf çalışmasıyla başladı. Önce Dom toparlandı ve ardından keyifli bir kitap okuma saati. Sonrasında bahçe ekibi ve mutfak ekibi olarak ikiye ayrıldık yine. Bölünerek çoğalıyoruz biz kampta böyle J. Mutfak ekibi Nesrin’le beraber çıtır çubuklar hazırlayıp pişirdi ucun ucun; Nesrin’in kıymetli ekşi mayası ile yapılan pek özel ve lezzetli çubuklar. Bahçe ekibi ise benimle beraber arazide kısa bir tur attı önce. Bakla, bezelye ve buğdayları inceledik. Havadan sudan sohbet ettik. Havaya, kuşlara, su birikintilerine baktık. Çimenlerin arasındaki küçücük örümcekleri ve solucanları keşfettik. Permakamp’ın mikro kozmosuna bir adım yaklaştık birlikte. Sonra kerpiç karıp toprak fırınımızın üzerine bir kat daha kerpiç çekme işine giriştik. Bir grup toprak kazmaya devam ederken, bir diğer grup da harcı karıştırıp ocağı sıvadı. Fırın kat kat sıvanan bir yapı. Biz de fırınımızın yalıtımını arttırmak için sıvama işine devam ediyoruz. Kerpice elini daldırıp ocak sıvamak ciddi bir iş. Toprakla bu yakın ilişki pek çok duyuyu ve hissi harekete geçiriyor; soğuk, ıslak, yapış yapış, iğrenç ve tüm bunların peşinden gelen inanılmaz bir neşe... Elini kerpice daldıran çocuklar ilk defa çamurla bu denli farklı ve yakın bir ilişkiye geçiyorlar. Sorular çoğalıyor: “Peki bunun içinde böcek ve karınca yaşıyor mu? Başka canlılar var mı? Kirli mi?” Sohbet ederek çalışıyoruz bir müddet daha. Sonra arkamızdaki su birikintisinde ellerimizi yıkıyoruz. Bu çamurla, sıva için kullandığımız çamur arasındaki fark ne? Bu nasıl bir birikinti? İçinde yaşayanlar var mı? Ne kadar da soğuk! Ve elbette ağaçların ve bizim suya yansıyan yüzlerimiz. Çamurla, kerpiçle, su birikintisiyle oyun oynuyoruz. Oyun oynarken pek çok soru ile karşılaşıyoruz. Oyun gerçek bir öğrenme alanı. Sulu ve çamurlu oyunlardan elleri üşüyenler soba başına ellerini ısıtmaya koştular. Sobaya birlikte attığımız irili ufaklı odunlarla bu kez ateşe yaklaştık temkinle. Kokladık, ısısını hissettik ve rengine baktık. Yanan odunların, dalların çıtırtılarını dinledik. Çocuklar ısınır ısınmaz oyun oynamaya koştular...
Biz arazide hava, su, ateş derken, yürüyüşte olan ekibi ormanda kardelen çiçekleri karşılamış; ormanın gizli hazineleri, İstanbul’un kıymetli endemik bitkileri. Orman barınağımıza ulaştıktan sonra, keşif gezilerini sürdürme kararı almışlar. Mehmet çocukları alıp gizemli kütüğün yanına çıkmış. Bir fırtınada devrilen kocaman bir ağaçtan bahsediyoruz. Üzerinde yaşayan mantarlar, yosunlar, likenler ve toprağın üstüne çıkmış kocaman kökleriyle başlı başına bir okul ağaç anlayacağınız J. Ormandaki yavaş bahar uyanışını takip edip ormanın ilk uyanan kocaman sümüklü böceğini görmüşler J. Dönüşe geçtiklerinde, bu defa orman güzergahında küçük bir değişiklik yapıp, ilk orman kaydırağını geçtikten sonra yanından minicik bir çay akan diğer patikaya sapmışlar. Tatlı tatlı akan çayda biraz oyun oynamışlar.
Öğle yemeğinde tüm sınıflar toplandı. Bir sınıf Dom’un içinde yemek yemeyi seçti, diğer sınıf ise açık havada. Çorbalar içildi, sandviçler yendi ve serbest oyun zamanı başladı. Yetişkinlerin, yapılandırmadan sadece çocukların yakınında durdukları en kıymetli anlar.
Serbest oyun zamanının ardından, ormandan dönen ekip açık sınıf çalışması yapmak üzere Dom’a girdi. Biz de önceden arazide kalan ekip olarak orman yürüyüşüne çıktık. “Aman aman!” diyerek bastık toprağa, yanlışlıkla basmayalım diye bir kardelen çiçeğine J. Yakından baktık bu soğanlı bitkilere, dikenli mersinlere ve farklı farklı mantarlara. Mantarın doğadaki işlevinden konuştuk biraz. Mantarlar, ormandaki en keyifli konularımızdan biri; ormanın sihirli dönüştürücüleri. Orman barınağımızda sakin oyunlara daldık. Ardından kampa dönüş yoluna çıktık. Bizim ekip orman kaydıraklarından kaymakta kararlıydı; güzergahımızı değiştirmedik. Büyük kayanın orada, Mehmet’in başlattığı orman saklambacı geleneğimizi de gerçekleştirdikten sonra döndük kampa.
Biz ormanda dolanırken, kampta kalan ekip Dom’daki sınıf çalışmasının ardından yine mutfak ekibi ve bahçe ekibi olarak ikiye ayrılmış. Bahçe ekibindekiler fırın sıvama işine devam etmişler ve hatta fırına ruh vermek ve içini ısıtmak amacıyla ateş yakmışlar içinde. Nazar boncuğu bile takmışlar fırınımıza J.
Ormandan dönüşümüzle birlikte tatlı bir telaş ve okula dönüş hazırlığı başladı. Çocuklar servislerine binerken ellerinde çıtır ekşi maya çubukları vardı; keyifle okula dönüyorlardı J.
Güneş Savaş