Mezuniyet sonrası eşim Gökhan ile birlikte treking, kampçılık, yayla yürüyüşleri gibi doğa faaliyetlerini yapmaya başladık. Daha o zamanlar çocuk olduğıunda bu faaliyetlenasıl devam ederiz diye kafa yoruyorduk. Çocuklar ile yürüyüş ve kampçılık arayışı esnasında kampagidelimmibaba ile yollarımız kesişti ve bizim gibi düşünen ailelerle tanışma fırsatımız oldu. Doğal ürünlere ulaşma derdimiz hep olmuştu ama sadece tüketici değil üretici de olma fikri bize çok yakın geldi. İçtiğimiz sudan yediğimiz ekmeğe kadar sadeleşmek, kendi gıdamızı uretmek ve bunu sürdürülebilir bir şekilde yapmak, zehirli temizlik malzemelerinden kurtulmak, kendimiz ve çocuklarımız için bizim gibi düşünen dostlar edinebilmek için bu girişimde yer almak istedik.
Üye Günceleri
7-8 Ağustos Ekolojik Çocuk Kampı
Ağustos ayının sıcak bir günündeyiz. İstanbul yanıyor. Ağaçlarla kaplı Permakamp bize serin alanlar sunuyor.
Yavaş yavaş aileler kampa giriş yaparken, ikinci kez gelen aileler hemen sohbete başlıyor. Çocuklar sanki dün kamptaymış gibi oyuna başlıyorlar. Geçen sürede kamptaki değişiklikleri hemen farkettiklerini de belli ediyorlar. Onlardan bir şey kaçmaz.
Mutfak bu hafta Permakamp kurucularından Nesrin'den soruluyor. Menü yine kaynağını bildiğimiz ekolojik zehirsiz sağlıklı gıdalardan oluşuyor. Bunun neden önemli olduğu üzerine oryantasyonda bolca sohbet ediyoruz.
Kahvaltı sonrası çocuk toplantısında önemli bir konuyu konuşuyoruz ve orman yürüyüşü yapma kararını hep beraber alıyoruz. Hazırlıklar sırasında yerlerdeki fındıklar keşfediliyor. Fındık toplamak bir anda en önemli işimiz haline dönüşüyor. Ne kadar da çok fındık varmış meğer. Kırıp içindekilere bakalım mı? Herkese ancak birer fındık çıkıyor yemek için. Gerisini kurtlar yemiş:)) Kimmiş ki bu kurtlar? Fakat o da ne: o beyaz kurtçuklar ne de güzeller. Biraz da kurtçukları inceleyip, sevdikten sonra artık ormana gidebiliriz.
Kamplarımızda günlük akışımızda bir detayı yakalayıp, onu doğru işlemeye özen gösteririz. Bir anda tüm çocukların korktukları ya da tiksindikleri fındık kurdu en sevilen, elden ele dolaşan yakın dostları olur. Bu öğrenme biçimi inanılmazdır çocuklar için. Farkındalık ve detayları yakalayıp işlemek ise bir kolaylaştırıcının en önemli görevidir.
Çocuklar ormandayken yetişkinler için çay molası ve sohbet zamanı. Bu esnada kampagidelimmibaba, benimleoynarmısınanne ve Permakamp'ın kuruluş hikayelerinden başlıyoruz. Permakamp, topluluk destekli bir sosyal kooperatif. Gıda birliğimiz, ambarımız, yapı işleri, yürüyen evler, hurda dönüşümü, bahçecilik ,ekim dikim işleri, kompost işleri ve kompost tuvalet... Bunun dışında Permakamp Günü, Fermentfest, Keçi Peynirliği Kardeşliği gibi organizasyonlarımız ile çocuklarla yapılan çalışmaları da konuşuyoruz. Öğretmenimiz Doğa, Serbest Gezen Çocuklar programlarından kısaca bahsediyoruz. Günün işleyişini paylaşıyoruz. Merak edenlerle Permakamp tasarımı ve uygulamalarını daha fazla konuşacak bolca zamanımız oluyor.
Enfes öğle yemeğinden sonra, sapla samanı ayırma zamanı.
30 yıllık bir patozumuz ve 60 yıllık bir eleğimiz var. Antika sayılırlar. Çalışır tutmak için çaba sarfediyoruz. Patoz hasat edilen kesilen buğdayları döverek tanelerin ayrılmasını sağlıyor. Fakat hafif saplar ile ağır taneler karışık halde. Elek ise taneleri ayırmaya yarıyor. Bütün bu işlerin nasıl döndüğünü gözümüzle görebiliyoruz. Mekanizma basit ama zekice. Çocuklar da iyi çalışıyor, bolca gözlem yapıyor. Herkesin yapacak bir işi var harman yerinde. Çevresel öğrenme ile çocuklar kendilerine bir şey anlatılmadığı halde merakı da içine alan yoğun bir katılım ve derin bir öğrenme sürecine giriyor. Arada olaya farklı yorumlar katanlar da oluyor tabii. Ekolojik Çocuk Kampları ve Permakamp Günleri ile katılımcılarımız bizimle birlikte değişik uygulamaları deneyimleme, gözlemleme şansına sahip oluyor.
Çiftliğimizde topluluğumuz için herkesin ucundan tutacağı işlerimiz vardır. Akşam yemeğinde salata için semizotuna ihtiyacımız var. Bahçeden birlikte hasad ettiğimiz bir sürü semiz otunun ayıklanması gerekiyor. Bunun oyundan daha önemli olduğunu düşünenler de vardı kampta:)
Bir kova semiz otunu sabırla temizliyor çocuklar. Kabuğumuzdan çıkıp birileri için emek sarf etmek, hiç beklemediğimiz bir zamanda güzelliklerler getirir, bizi mutlu eder aynı zamanda. Akşam yemeğinde teşekkürleri kabul eden çocukların yüzündeki gülüş ve gurur müthişti.
Güneşte çalışanlar için gölgede bir mola, isteyene bir çay, isteyene soğuk bir içecek pek de iyi geldi. Hele bir de buzzz gibi karpuz büyük küçük herkes tarafından güle oynaya güzelce lüpletildi.
Akşam yemeği öncesi sakinleşme ve yavaşlama zamanı. Mandala, resim, sohbet derken çadır kurmaya gidiyoruz. Kısa bir kampçılık eğitimi eşliğinde çadırlar kuruluyor. Ateş alanı hazırlanıyor.
Güveçte ağır ağır pişen nefis akşam yemeği yendikten ve hızlıca bulaşıklar yıkadıktan sonra ateş alanına geçiyoruz. Masalın ardından çocuklar uyumaya gidiyor. Büyükler ateş başı sohbetlerine dalıyor.
Herkesin ihtiyacı farklı. Ertesi gün dinlenmeyi tercih edenler olduğu kadar daha fazla buğday elemek ve avucuna almak isteyenler de vardı. Bu yılki buğday hasadımız yaklaşık bir buçuk aydır sürüyor. Her hafta başka katılımcılarımız ve kurucularımızın eli değdi hasada. Kimi biçti, kimi başağını kırdı, kimi potozunda, kimi eleğinde, kimi de çuvalı asıp döğmesinde çalıştı. Her aşamasında çocuklar vardı. Hem de büyük bir merakla ve istekle atalık tohumla yetişmiş akbuğday tanelerini sapından ayırmak üzere.
Bir soru geliyor, bu eski yöntem güzel ama arada kayıplar oluyor. Evet doğru arada kayıplar var. Bunları en aza indirmeye çalışıyoruz ama üç paydan sadece biri bizim. Eskilerin dediği gibi: kurda, kuşa, aşa. Permakamp'ın bütüncül tasarımında yabani kuş popülasyonunu arttırmak da var. Tarlada kalan taneler kuşların besini. O kuşların dışkısı ise mükemmel bir gübre.
Çocuklar kahvalatı sonrası enerjilerinin bir kısmını kesme ve çakma işlerinde kullanmak istediler. Tercihleri kendileri için tahtadan oyuncaklar yapmaktı. Alet kullanımını öğrendikten sonra yaptılar oyuncaklarını, gerek gördüklerinde büyüklerden yardım alarak.
Öğle yemeği sonrası gıda birliğimizin ambarı misafirlerimize açılıyor. Büyük küçük herkes meraklı ambarda ne var diye:)) Kimi tadına doyamadığı şekersiz fıstık ezmesini kucaklıyor, kimi ilk defa yediği ve tadına bayıldığı keçi peynirini. Daha neler neler var ambarımızda...
Bir kampın daha sonuna geliyoruz yüzlerde gülümseme ve tatlı bir yorgunluk ile.
Seteney Koz
When you subscribe to the blog, we will send you an e-mail when there are new updates on the site so you wouldn't miss them.